12 Şubat 2012 Pazar

İkra'nın Sırrı Neydi? Mehmet Doğramacı


İkra; Okumak mı, Beşer; İnsan mı?.. 
İlk Vahiy geldiğinde Cebrail Allah Rasülüne tam üç kere “İkra!..”OKU hitabında bulunur.Ümmi olan; klasik anlamda okuma-yazma bilmeyen bir Rasüle gelen bu hitabın elbette sırlı yönleri vardı.Bunun farklı bir boyutunu;kainatı okumak-sistemi okumak-kendini tanımak olarak öğrendik.
İKRA= KA-RA-E kökünden; OKUMAK anlamına geliyor bu. Madem ki Resulümüz okuma-yazma konusunda ümmi idi,  o halde bu kelimenin kâinatı ve kendini okumak noktasında da bir anlamı içinde barındırması lazım diye düşündük. Sözlükte karşımıza ummadığımız bir mana çıktı:
KARAE= DOĞURMAK!… Allah Allah!.. “İkra” demek ki; ‘DOĞUR’,  “DOĞUM YAP!” anlamına da geliyordu. O halde Cebrail şöyle hitap ediyordu: ”YA MUHAMMED! ÖZÜNDE OLGUNLAŞAN MANALARI,  İDRAKLERİ DOĞUR!VAKİT TAMAM, İÇİNDE RABBİNİN GELİŞTİRİP BÜYÜTTÜĞÜ ÖĞRETİYİ ÇIKAR ARTIK!…

İkra” diye başlayan surenin ilk ayetinin İKRA’ BİSMİ RABBİKELLEZİY HALAK!… YARATAN RABBİNİN ADI İLE OKU şeklinde gelmesi de İKRA’ nın ‘DOĞUM’ anlamına göz kırpıyor… YARATMA olayı ile DOĞUM olayının bağını biliyoruz… Yani;’RABBİN SİNENDE BİR MANA YARATTI, ONU DOĞUR, ONU OKU, ONU AÇIĞA ÇIKAR!…’
Cebrail üç kere sıktı ve “oku” dedi… Bunu da şöyle düşündük ESMA-SIFAT-EFAL boyutları… Bunları tamamlayan ZATında açığa çıkartabiliyor manaları…
Gelelim BEŞER kelimesine… İnsan, beşerlikten insanlığa yükselmeli diye tavsiyeleri var büyüklerin.
Beşer ne demek?.. Sözlükte ‘İnsan’ diyor… Müjdeleme anlamı da var bu fiilin. Beşerlikten çıkıp insan olmak deyince az daha taradık manaları…
Karşımıza şu çıktı: BEŞER=Deri, Kabuk, Dış Yön. Tavsiye şu olsa gerek; kabuktan geç özü gör… Zahirde kalma, Batına in!…
Hangi Kitap, Hani Nerede?!..Kitap’ ta Meryem’i de an. Hani o, ailesinden ayrılıp doğu tarafında bir yere çekilmişti.” (Meryem-16)
Kitapta İbrahim’i de an, çünkü o, dosdoğru biri, bir Peygamberdi.” (Meryem-41)
Kitap’ta Musa’yı da an, çünkü O, ihlaslı idi ve bir elçi, bir Peygamber idi.” (Meryem-51)
KİTAP’TA ŞU ZATI AN (ZİKRET-HATIRLA) şeklinde ayetler Kur’an’ımızın değişik yerlerinde mevcut.
Hz. Peygamber (s.a.v)’in sağlığında Kur’an henüz kitaplaşmış değildi. Kaybolma tehlikesine karşı, bunu ilk kez Hz. Ebubekr (r.a) yaptı, sonra gelen Hz. Osman (r.a) mushafları çoğaltarak İslam Ülkelerine dağıttı.
Hz. Muhammed (s.a.v)’in sağlığında Kur’an henüz kitap değil idiyse KİTAPTA …….’I  ANne demekti?
Neye işaret ederdi?!.. Elbette kitabın sinemizde, özümüzde saklı olduğunu öğrenmiştik. Hatta şu güzel vecizeyi de biliyorduk:”Kur’an, kelimeli bir kainat; Kâinat, kelimesiz bir Kur’an’dır.”
Kitap” kelimesinin içinde, öze dair bir mana mutlaka olmalı idi. KE-TE-BE kökünden gelen kelimelere baktık Arapça sözlükten. Genellikle YAZMAK-YAZILMIŞ ŞEY-YAZAN anlamları var. Ancak bir yerde şu mana çıktı karşımıza:
KİTAP: İçine su doldurmak için iki yanından birer sırımla dikilmiş deri, tulum…
İçi su dolu deri; İnsan da öyle değil mi?… İki yanından sırımla dikilmiş, değneğe tutturulmuş anlamını da SAĞ-SOL yanımızda akıp duran meleki enerji; Kiramen Katibiyn diye düşündük..
O halde manalar açılıyordu. KİTAPTA MERYEM’İ, MUSA’YI, İBRAHİM’İ DE AN=Özünde mevcut karakterleri açığa çıkarmaya çalış… İbrahim’le sembolleşen Teslimiyet-İman-Akılla Allah’ı bulma-Tevekkül-Güç Kudret senin içinde saklı… Onu oku… Meryem gibi pak bir karakter-Ahlak-Edep-Hakk’a zikirle yönelme de sende… Musa gibi görme, araştırma, konuşma, hitap kabiliyetleri de sende… Ona ateşten hitap etti Rabbi... Sana da nefis ateşinin içinden seslenecek Rabbini duy artık…
***
Kur’an; Hayat Kitabımız… Okumak, düşünmek, kafa yormak gerek. Kelimelerde manalar, manalarda sırlar, sırlarda şifa reçeteleri saklı. Saklı mı? Hayır... Belki de apaçık ortada. Kitabun Mubiyn (Apaçık Bir Kitap) buyurdu ya!.. Kur’an açık, ama görmeye göz, duymaya kulak, hissetmeye yürek gerek. Hepsi mevcut sizde, bizde… Bizdeki bizi görebilmekte hüner.Yunus’un dediği gibi;”Bir ben vardır bende/ Benden içerü!..”
Mehmet DOĞRAMACI

1 yorum:

  1. Türkçede okı fiilinin ilk defa Orhun yazıtlarda, Bilge Kağan'ın bir cümlesinde "çagırmak" anlamıyla geçtigi tespit edilmiştir. Mahmud Kaşgari'nin Divan-ı Lugati't-Türk'ünde de yine çagırma manası verilmiş:
    Ol meni okıdı (beni çağırdı)
    Er bitig okıdı (adam kitap okudu)

    Altay dilleri teorisine göre *okı, proto Alatayca bir fiil olup, çesitli dillerde "çagırma, söz söyleme/konuşma ve dua etme" gibi anlamları vardır
    Görüldüğü gibi, kelimenin eskiden yaygın olan manaları giderek unutulurken günümüzde "yazı okuma" anlamı aktüel halde bulunuyor...

    Alak suresinin 1. ayetinde "oku" diye tercüme edilen kelime de, Türkçede oldugu gibi anlam daralması yaşayan sözcüklerden biridir. Zira diger Sami dillerinde kəra (ܩܪܐ) ve kara (קרא) şeklinde görülen bu fiilin, okumak anlamının yanı sıra çagırma, seslenme, söz söyleme (zikr) gibi türevlerinin hali hazırda aktüel olmasından bu anlaşılıyor.

    Fahreddin Razi, söz konusu ayeti tefsir ederken ikra (اقرأ) emrinin, uzkur (أذكر) anlamında olabileceğini gündeme getirir. Uzkur, zikr masdarının emir kipidir ki, bu da "dile dökülen söz (الشيء يجري على اللسان)" demektir. şu halde ayetin anlamı "Rabbinin ismini zikret" şeklinde olmaktadır.

    Bu manada Tevratta geçen "✡ Samuel de onun ismini okuyanların/zikredenlerin arasındaydı (ושמואל בקראי שמו)" cümlesi dikkate deger..

    "Tanrının ismini okumak/zikretmek (קרא בשׁם יהוה)" eylemi, Tanah’ın geneline bakıldıgında özellikle nabiler (peygamberler) tarafından sunakta tatbik edilen bir tür tapınma veya ibadet olarak göze çarpıyor.

    YanıtlaSil