12 Şubat 2012 Pazar

Ey insan kendini oku


Ey insan kendini oku
Kâinatta bir zerre mesabesinde bile olmayan insan, kendini olmadık zamanlarda büyük, hilkati itibari ise küçük görme meyilindedir.

Nereden geldim? Nereye gidiyiorum? sorularının zihnini kuşattığı ilk andan itibaren gel-gitlerle cedelleşircesine kendinde sorguladığı, yanıtını ararken bulduğu doğruların ardısıra yola düşerken, bazen keşkeler, bazen acabalarla hebâ edilen ömürlerin hesabı yazılamaz.

Okumak derken, yazı ile kalemi okumaktan kasıt değildir söylenilen. Sonsuz hikmet sırlarının bünyesinde derc edilen insan mucizesindeki derin anlamlara atıf cümlesidir bu. Malâyâninin kuşattığı zihinlerin, gerçek anlamdan uzaklaşmış bir gençliğin, hebâ edilen ömrün telafisi imkansız anlarına ağıt yakmak boşadır.

Hayatını okuyan, anda hikmeti arayan, kendinde kâinatı bulan insana açılır oysa tüm sırlı hakikatler.

Aramakla bulunmaz belki ama, bulmaya en yakın da onlardır!

Yol uzun, zaman kısa diyor önde gidenler. Hayatını küçük bir çekirdeğe sığdıran yıllanmış ağaca bakarak ölçebilir misin ?

Ya da bir günlük yaşamaya meyilli bir kelebek kadar kısa mıdır yaşayacağın adımlar bilinmez...

Öyleyse her bir ânını oku, kendindeki sırlarına mânâsına vâkıf olmak istercesine kendinde ara kendini...

Gel bugün bir çiçekte, ya da suya hasret bir toprakta ara hikmetin saklı hazinelerini... Görüyorsun, bu ne büyük nimet!... Gördüğünü idrak edebiliyor musun?

İşte bu asıl meziyet!...

Görmek ile bakmak arasında kalan, nisyana dalan insan olmamak için, ikranın sırrına eren "kul" olmak için oku her bir zerreyi...

Tevekkülün güveni, duanın zırhı, samimiyetin can simidi ile bile yüreğini...

Kaybolan zamanlarda aranan ruhların meskenidir kayıp kentlerin çıkmaz sokakları...

Oysa sen, okumakla vazifelendirildin, boşa geçmeyecek bir ömre nakdi dokudun....

Şimdi sen ey insan kendini oku ve sonsuzluğu bul tüm gelen yanıtlarda...
__________________

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder